Şampanya: İçkilerin Kralı
Şampanya bir köpüren şarap, ama Fransa’nın Champagne bölgesinde yapılmışsa ona biz şampanya, onun dışındakilerin hepsine köpüren şarap diyoruz.
İşin komiği, Champagne bölgesinde şampanya yapımı çok yeni. Çok eskilere dayanmıyor, çünkü o basıncı taşıyacak kadar güçlü şişe keşfedilmiş değil. Zayiat genellikle %50 civarında. Çünkü bir şişe şampanyada kimyacı Bill Lembeck’in hesaplarına göre yaklaşık 49 milyon hava kabarcığı ve bir belediye otobüsü tekerleğindeki kadar basınç var. Dolayısıyla şişeyi yapanlar İngilizler. 17. yüzyılın sonlarında odun sıkıntısı çekiliyor İngiltere’de ve ocaklarda taş kömürü yakmaya başlıyorlar. Böylece tesadüfen ısıyı daha fazla artırdıklarını, daha kalın şişeler yapabildiklerini fark ediyorlar. Şampanya için şişenin olması zorunlu. Çünkü basınçla patlıyor… Başka bir şekilde de yapılmıyor.
Şişeler sürekli patlıyor
Şarapla uğraşmak tehlikeli bir iştir Champagne’da; örneğin François Marie Arouet Voltaire (1694-1778) ziyaret ettiği bir mahzende hepsi birer gözünü kaybetmiş üç mahzen işçisiyle tanıştığını yazar. O dönemde mahzenlerde çalışanlar kendilerini korumak için genellikle demir bir maske takarlar. Çünkü mikrobiyolojiyi bilmiyorlar. Basıncı ayarlayamadıkları için şişeler sürekli patlıyor. Bazı yıllarda yüzde sekseni civarında patlıyor. Düşünün, orada çalışıyorsanız, 80 km hızla vızır vızır işliyorlar.
İlk yapılan köpüren içki, tesadüfen yapılmış. Champagne’nın toprakları kireçli ve fakirdir; ağaçsız, soğuk, keyifsiz bir ovadır burası. Büyük olasılık o dönemde biraz daha ılıman bir bölgedir Champagne, çünkü günümüzde bölge o denli soğuktur ki, üzümler genellikle tam olgunlaşamadan toplanır ve günümüzün önoloji standartlarına göre böyle bir bölgede bağcılık yapmak çılgınlık sayılır. Tabii, ortaçağda şampanya ne köpüklü ne de beyazdır; soluk kırmızı, meyva aromalı, hafif bir şaraptır üretilen. Onyedinci yüzyılda önce diğer bölgelerin şaraplarının ünlenmesiyle, Champagne Paris’teki rakipsiz konumunu kaybedecektir, ama bu kayıp da daha sonra görüleceği gibi ikinci bir altın çağın kapılarını aralayacaktır.
Şampanyayı dünyaya yayan kadın
Dom Perignon adlı keşiş, iklimi çok sert olan ve şarabın tam olarak olgunlaşamadığı Fransa’nın kuzeyindeki Champagne bölgesinde, içinde şarap bulunan şişelere biraz pancar şekeri, biraz da maya katıp, şişenin ağzını mantarla sıkıca kapatarak ikinci kez mayalanmaya bırakmış, şampanya ortaya çıkmıştı. Dom Perignon’dan yaklaşık 150 yıl sonra 19. yüzyılın ortalarında İtalya’da da Dom Perignon’un bulup geliştirdiği yöntemle üretime başlanmış. Dom Pérignon’un mükemmelliyetçiliği şampanyayı saraylara sokmayı başarmış olsa da, şampanyayı dünya çapında bir şarap yapan Avrupa tarihine “dul” (veuve) lakabıyla geçen azimli bir kadındır. 1805’de henüz 27 yaşında iken kucağındaki bebekle dul kalan Nicole-Barbe Clicquot-Ponsardin’dir bu kadın. Clicquot şampanya üretimini endüstrileştirerek kocasının küçük şaraphanesinden dünyanın en tanınan sarı etiketlerini taşıyan şampanyaları yapan ve pazarlayan bir büyük marka (Grande Marque) yaratmıştır.
Bugün içerler, yarın öderler
Napolyon sonrasında Ruslar Fransa’yı işgal eder. Madam Clicquot, şaraphanesinin altındaki dev mahzenleri Ruslara açar. Ruslar müptelası olurlar şampanyanın, o kadar ki Antoine de Muller bir gün endişe içinde Cliquot’ya “Madam” der, “bir kuruş vermeden neredeyse bütün şampanya stoğumuzu içecek bu Ruslar.” Clicquot soğukkanlı yanıt verir “Önemli değil, sevgili Antoine… Bugün içerler, yarın öderler.” Ruslar 1815 mayısında bölgeden çekilmeye başlarlar.
Gerçekten de Rusya ondan sonra çarlık yıkılana kadar en büyük tüketicisi oluyor şampanyanın. Hatta 1917’de Ekim Devrimi olduğu zaman şampanya üreticilerinin çoğu iflas ediyor.
Ölümsüz kılınmayı sağlayan içki
Şampanya o denli büyük bir cazibe objesi haline gelir ki, soylular bile dayanamaz şampanya ile bir şekilde ilişkilendirilerek ölümsüz kılınmaya. Mesela, bugün bile kullanılan kasemsi yayvan şampanya kadehleri, daha sonra Kral XVI. Louis’nin karısı ve Fransa Kraliçesi olacak olan Marie-Antoinette’in göğüslerinin (1755-1793) Sevres seramik fabrikasında alınan alçı modelleri kullanılarak yapılmıştır. Üstelik Marie-Antoinette ölçüsünün alınmasına izin verdiğinde sıradan birisi değildir, Kutsal Roma İmparatoru Birinci Francis ile Avusturya-Macaristan Kraliçesi Maria Theresa’nın en küçük kızları olarak bir prensestir o dönemde. Heidsieck bu kadehler şerefine Marie-Antoinette adında bir şampanya üretir ve kraliçeye sunar.
Jartiyerde taşıma kolaylığı
Joie de vivre (yaşam keyfi) felsefesinin hakim olduğu doksanlı yılların Belle Époque Paris’inde şampanya satışlarında bir patlama gözlenir. Soirée denilen çılgın gece partilerini şampanyasız düşünmek mümkün değildir. Dönemin en gözde ritüeli bir soylunun kılıcıyla tek bir hareketle şampanya şişesinin boynunu keserek şişeyi açmasıdır (sabrage). İşin tuhafı o dönemde şampanya Marie-Antoinette tipi kase kadehlerden bir kamış yardımıyla içilir. Ta ki, “la Jarretière” marka şampanya Paris’i avucunun içine alana kadar… Ünlü Maxims ve Folies Bergères dönemin en gözde eğlence yerleridir ve aktrislerin ayakkabılarından şampanya içmek de o devirde moda olur. La Jarretière, bu kulüplerde müşterilere kan kan dansçılarının jartiyerlerinde taşıdıkları kadehlerle ikram edilir. Flûte denilen bu kadehler, jartiyerde taşıma kolaylığı sağlaması için ince ve uzun üretilirler. Bugün en sık kullanılan flüt şampanya kadehlerinin öyküsü de böyle başlar. 1900’lara gelindiğinde şampanya satışları yılda 30 milyon şişeye ulaşır.
Her şişe çok özelmiş gibi pazarlanıyor
Şampanyayı kendisi gibi köpüren, mutluluk ve özel günler gibi bir yapıyla birleştirmişler. Şampanya dünyanın en güzel pazarlanmış içkisi. Dom Perignon, Moet Chandon’un en değerli şarabı, altı milyon şişe üretiliyor. Halbuki her şişe çok özelmiş gibi pazarlanıyor ve gerçekten öyle hissediyorsunuz. Olağanüstü bir pazarlama sistemi var.
Hitler’in acılı doğum günü
“[20 Nisan 1945’de] Adolf Hitler’in 55. yaşgününde şampanya servisi yapılmadı. Ancak o gün savaşı kaybettiğimizi anladım” der Hermann Göring tutuklandıktan sonra. Hitler, doğum gününden 10 gün sonra metresi Eva von Braun ile birlikte Berlin kanalizasyon sisteminin altındaki gizli sığınağında intihar eder.
Marilyn Monroe’nun şampanya banyosu
Marilyn Monroe bir defasında 350 şişe şampanya ile doldurulan bir küvette banyo yapmıştır. Bu da, kimyacı Bill Lembeck’in çalışmalarına dayanılarak hesaplandığında, yaklaşık 17,150,000,000 hava kabarcığı demektir.