31 Ağustos 2012 Cuma

Mucizeler ışık hızıyla gelir:)

iste,
özgür bırak,
umursama,
rutinine devam et,
etrafına gülücük saç,
mutlu ol,
evettttttttttttt
bak gördünmü?
o düşünüdüğün,
olmasını istediğin,
içinden öylesine geçirip,
istediğin şey,
mücize olup,
Paketlenip süslenip
kucağına düşüvermiş:)

şaşırma,sevin tadını çıkar;)
işte dünya böyle bişey,
arzuların isteklerin
sana gelmek için,
haberini ve emrini bekliyor...

28 Ağustos 2012 Salı

Bir Masa

Bize bir masa ayır Yanakimu
Aleksandra'mla benim için
Bir masa
Üstü çiçeksiz
Örtüsü gazeteden
Şarabı aşktan
Hem hülyadan

Alexsandram mızıka çalsın
Siyaha çalar parmaklarıyla
Güftesi bayağı şarkılar
Adi havalar
Meyhane acı zeytin yağı koksun
Sen hoşnut ol Ynakimu

Sait Faik

26 Ağustos 2012 Pazar

Üç Pencere

Üç pencereden bakardık birbirimize,askta sobe yoktur,bazen sarı bazen beyaz bazen kırmızı pencere...

Gene bütün lambalar yanıyor şimdi ama ortalık zifiri karanlık;
sen yoksun,ben de yokum,yalnızca o müzük
ve boşlukta asılı üç pencere...
sarı beyaz kırmızı,birbirimiz olmadan her şey körebe

Murathan Mungan

24 Ağustos 2012 Cuma

hepsi bitince geriye ne kalacak peki?


çok merak ediyorum bizden sonra gelecek kuşağa ne bırakabileceğiz diye?
tüm bu kalıntılar,harabeler,kuleler,muhteşem camiler,mermerden heykeller olmasa,
olur muydu kültürel bir turizm,başka ülkelere gitme nedenimiz?Kâr kapısı?
adamlar duygularını,sanatını, yaratıcılıklarını, en çok ta gelecek nesilleri düşünerek bir şeyler yaratmışlar azimle.
biz ise tüketiyoruz büyük bir vurdumduymazlık ve savurganlıkla.
herkesin derdi kendiyle, hırsı etrafındakini alt etmekle,gününü kurtarıp yarına yalancı bir karla geçmekte,
duygular yerlerde, başarı hep yükseklerde...
kimin umurunda hava kirlenmiş,komşu ülkede savaşın olması, çocukların ölmesi,mevsimlerin değişmesi?
sen son çıkan iphone dan tablet bilgisayarlardan haber ver,listenin en başında onlar gelmekte...

görüntülü telefon çıkmış neyime?
sevdiğimin omzuna uzanıp onun kokusunu içime çekemedikten,göz yaşlarımı eliyle silip gözlerimi öpemedikten sonra,
özenle yaptığın o yemeği , önce kokusunu içimize çekip, aynı anda çatala batırıp yiyemedikten sonra...

Sen hiç 600 arkadaşı olup hergün onları ve ne yaptıklarını takip edip, adeta gözetleyip;yapayalnız yemek yiyen,yalnızlıktan ,dostlukların sahteliğinden, insanların çıkar peşinde koştuklarından yakınan bir dede,yada nine gördün mü?
Göremezsin !!!

evet hakısın onlar beni,sizi, hiçbir zaman anlayamazlar!!!
Bizim kadar sevgisiz,ilgisiz,umursamaz,yapay ve karmaşık olmadılar hiçbir zaman...
Anlatılası,gülünesi,sevilesi anılar,sade ve basit bir hayat yaşadılar.

O yüzdendir hep eskiye özlemimiz, özenmelerimiz...
bir B..k yapmadan kendimizi akıntıya kaptırmaya izin vermemiz.
Sende küreği bırakırsan akıntı seni dilediği yere götürür.
hayallerini bırakmamak,akıntıya karşı güçlü kollarla kürek çekmek, direnmek,inat etmek gerek bazen.
işte ozaman gerçek mutluluk seni bulsun diye boşuna beklemez,
sen kendin, kanınla,terinle yakalar,gerçek ve senin olan birşeyleri başarırsın!!!

Bak ozaman var mı senden daha mutlusu, güçlüsü,gururlusu;)))

19 Ağustos 2012 Pazar

O ve Ben

Sana koşuyorum bir vapurun içinden
Ölmemek, delirmemek için...
Yaşamak;bütün adetlerden uzak
Yaşamak...
Hayır değil,değil sıcak;
Dudaklarının hatırası;
Değil saçlarının kokusu
Hiçbiri değil.
Dünyada büyük fırtınanın koptuğu böyle
                                                         günlerde
Ben onsuz edemem.
Eli elimin içinde olmalı,
Gözlerine bakmalıyım,
Sesini işitmeliyim.
Beraber yemek yemeliyiz
Ara sıra gülmeliyiz.
Yapamam, onsuz edemem.
Bana su,bana ekmek, bana zehir;
Bana tat, bana uyku
Gibi gelen çirkin kızım.
Sensiz edemem!

Sait Faik Abasıyanık

14 Ağustos 2012 Salı

Manto

Bir manton var mı? Yirmi yıllık bir manton var mı senin ? Mantoları kötü yapıyorlar diye değil,o kadar çok son yaşamış bir mantoyu saklayıp da bütün o sonları hatırlamamak için tutmuyoruz eşyalarımızı. Fazla hikaye biriktirmiş oluyor eteklerimiz.Sonlarımızı hatırlamamak için atıyoruz  eşyalarımızı.Yoksa hiçbirimiz çok zengin değiliz.Ama içinde o ağladığın günü yaşadığın yaşadığın paltonu bir daha giymek...Bir son daha olmasın diye...Dua etmek değil,bütün bir hayatımızı dua yapıyoruz.Bu yüzden bu kadar çok yeni şey alıyoruz.Bu yüzden bu kadar çok ''Şeyimiz'' var.Şeyler,bizim nafile,küçük dualarımız.Hayata küçük ve beceriksiz ellerimizle maya çalıp duruyoruz.Her cumartesi yeni bir hayatın ihtimali olarak kendimize bir gömlek alıyoruz.

Ece Temelkuran

9 Ağustos 2012 Perşembe

Listen To Your Heart

etkilendim,üzüldüm,sevindim,kızdım,gıcık oldum,çok ağladım,bol bol güldüm,
düşündüm,sorguladım,deli gibi aşık olmak istedim,
ben bu filmden çok ama çok etkilendimm...

8 Ağustos 2012 Çarşamba

Denizi Öpen Kelebek Benimki


Şimdi ne zaman bir kelebek görsem,
aklıma biraz sen geliyorsun.
Yolda yürürken de gülümsersem yanlışlıkla
bence senin yüzünden hep.
Özledim demeyi özlüyorum bazen.
Olur ya.
Senin sarılıp öptüğün denizlerde kum olmayı tane tane.
Altından geçtiğin köprülerin şarkısı olmayı.
Sana sarılırken yorulmayı bazen de.
Zamanında orandan burandan öyle sevmişim ki
olaylar gelişmiş demek ki.
Olur ya.
Şimdi ne zaman bir bulut bir insana çok benzese
aklıma biraz sen geliyorsun.
Gökten yağıyorsun ya bazen de.
Tatlı, kibar, nazende.
Ya diyorum.
Olur bu.
Sen şimdi beni bilinmez bir dumanın içine atsan yine kirli kirli.
Gözlerimi öpsen,
en çok da saçlarımı.
Olur ya.
Aşık olurken sana tekrar tekrar
burnum bile kanamasa.
Bakışmadan geçmese olmadık yerlerde bir saniyemiz.
O bir saniyeler
bana bir sene, inanmazsın.
İstemesen de beni yalandan,
bana öyle bir sarıl ki uzaktan,
bir hayvana benzetsinler gölgemizi.
Tavanları akan bir evde öğrenelim seninle el ele yüzmeyi yeniden.
Ah ne kadar zalim yollar.
Şimdi ne zaman biraz uzağa baksam,
aklıma biraz sen geliyorsun.
Bir marş bulsak şimdi diyorum.
Ne zaman aşık olsak tekrardan anasona ve üzüme.
Bir arş bulsak yükselecek, yükselecek, yüksek.
Tutku ne zaman vurursa çaresizliğimi yüzüme,
senin bedenin bir meyve çekirdeği
attığın o bahçelere.
Şimdi ne zaman aşık olsam başka başkalarına
Senin bakışın bakış değildir artık,
ve benim kaçışım film misali yalı mutfağında gizli suikast.
Şimdi ne zaman bir kelebek görsem
aklıma sen geliyorsun uzaktan,
Geliyorsun ve giderken
korkuyorum kendimi kırmaktan.
Olur ya.
Sen beni öyle güzel sevdin ki
hep sev.
Ben seni sevemedimse de sevmiştir bir yerlerim,
olur da canın acırsa beni terket.
Oldu da başka eller tuttu ellerin ama hala bulutlar peşindesin benzeyen insanlara.
Demek ki ben korkak büyüdüm,
Sevgilim beni affet…
Can Bonomo

7 Ağustos 2012 Salı

Aşk meşk ;)


Birkaç aşk iksiri saçan romantik resim paylaşmak istedim ;)


                   sağdakini esmer tercih ederdim ama hayaller serbest buda temsili resim olsun ;)

3 Ağustos 2012 Cuma

GARANTİ

Kim demiş garantili şeyler güzeldir bozulmaz, kırılmaz,çizilmez diye,
Var mıdır garantisi olup ta arıza çıkarmayan bir şey?
İnsan beyninin yapıp geliştirdiği araç gereçlerin bile ömür boyu garantisi yokken,
Kırılıp bozulabilme ihtimali varken,
Sen kim oluyorsun da tanrının yarattığı KALP ve DUYGULARa sahip insanoğluna,
Seni ömür boyu,iyi ve kötü günününde sevme, kollama, yanında olma, üzmeme garantisini istiyorsun?
Hangi mantıklı, duygulu, düşünceli, birazcık aklı olan insan bunu birinden isteyebilir ki?
Özellikle de çok sevdiğini iddaa ettiği insanı nasıl böyle ağır bir sorumluluğa  ve strese itmek isteyebilir ki?

Siz siz olun hiçbir eşyaya değerinden fazla ödemeyin,
Kırılır, bozulur, yenisi çıkar, modası geçer,garantisini beklemeyin...
Dünyada milyonlarca insan varken,
Sırf aşık oldum sandınız,sevdiniz sevildiniz, fedakarlık yaptınız, birkaç güzel şey yaşadınız diye,
Hep böyle kalacaklar sanmayın.
Gün gelir onların da garantisi biter,
Boşuna düzelir diye beklemeyin,
Kendinizi de yok yere üzüp  yiyip bitirmeyin,
Onları da, kendinizi de özgür bırakın, takıntı yapmayın,

Hayat böyle geçmez,
Bir tek atın gevşeyin ;)




2 Ağustos 2012 Perşembe

Babama

Miniciktim, ne konuşmayı bilirdim ne yürümeyi,
Ama öyle sıkı sıktım ki parmağını,
O an doldurdun içime bütün sevgini,
Anladım bu dünyaya sırf sen babam olduğun için gelmeyi seçtiğimi,
Korkutamazdı artık beni hiç kimse,takmazdım kimseyi,
İlk sende gördüm sevgiyi, ilgiyi, deli gibi gezmeyi, 
Öyle aşıktın ki anneme; bende o Aşkın ilk meyvesi,

O yüzdendir hep sizinki gibi büyük bir aşk peşine düşmelerim,
Tam buldum sanırken tek başına kalmalarım...
Ağlayıp sızlamalarım,duygusal hallerim,
Gitmeye niyetlenip niyetlenip geri dönmelerim...

1 Ağustos 2012 Çarşamba

Seni birine anlattım bugün*


Bir dereye baktım bugün.
Parlak çakıl taşlarının arasında tapılacak adam akıllı tanrılar yoktu.
Durdum, seni düşündüm sonra uzun uzun.
Saçlarından parmak uçlarına kadar düşünecek mevzu çoktu, anladım.
Bir begonvile aktım sık sık, oralardan rakıya, oralardan jilete, çaya.
Baktım, birkaç masal okudum çoğunluğa, sonra da biraz aza.
Ben seni severken gece olmuş ve okunmuş bütün masalları çoğunluğun da azın da, anladım.
Bir meyhane buldum, kuru yemişe, deli deli sevişmeye, nar çiçeklerine dadandım.
Ve çareyi saklanmış gizli ve paslı tellerinde buldum asılı ırmakların sazında.
Seni sevmek küçük oğlan çocuklarını suça alıştırıyordu, sarılmaya, ayılmaya, suya.
Ben yalnızım, anladım.
Yattım kalktım, yattım, kalktım, seni birine anlattım bugün.
Algımda bariz bir seçicilik hasıl olmuş, sen yürüyordun çimende.
Yolunda hiçlik ve geçicilikle, kara, kap kara bir trende,
Güzel çocuklar oynuyordu seninle büyütmek istediğimiz.
Çektim birini kolundan tuttum.
Sevdim, sevdiğim bir iki güzel şiiri okuttum.
Sevindim, başım döndü, birkaç kaşık senden yuttum,
Çocukluğumu çocukken uyuduğun beşiklerde uyuttum bugün.

Bir dereye baktım, bir arıyı soktum, bir kelebeğe aynalı bir selam çaktım.
Başka başka trenler geçerken önümden, durdum arkalarından baktım.
Durdum, durdum, çıkarıp resmini cebimden içime sakladım.
Seni sevmeyi cümle aleme yasakladım bugün.
Sen dünyayla kavga ederken araya girip kalbimi sakatladım,
Hayat kafa kola alıyordu seni, ben de tuttum onu sol gözünden patakladım.
Bir dereye baktım, derli toplu otlar yaktım, anladım,
Ben kafayı sana taktım bugün.
Sevmediğin o bir şeylerimi değiştirdim.
Evren beni tükürmek istedi içinden, takılmadım, geçiştirdim.
Onca güzel şeyi senin yüzündeki,
Saydım, bir bir değer biçtim.
Bir şişe şarap yetiştirmiş bana orman, dalından kopardım içtim.
İdeallerim vardı benim.
Çamurdan bebeklerim.
Vaktim çoktu o zamanlar; bekle dedin bekledim.
Yıldızlar yutardı ellerimi varsa sesinde bir cefa.
Bak ben seni seviyorum dedim sana içimden yedi defa.
Seni değil, seni değil, seni değil seni.
Seni sevmek nereden baksan enginara, eve, valse, güzel kokulara alıştırdı beni.
Anladım, tamam dedim sustum.
Ben bir dereye baktım bugün.
Tanrıyı tanımakla sana tutulmak arasındaki ince çizgide yürüdüm rüyamda.
Yağmurun ve tutkunun edasında, sonsuz bir baharın sedasında,
Gizli, saklı, korkak, sessiz,
Seni birine anlattım bugün…
Can Bonomo