23 Nisan 2012 Pazartesi

Kaç kuruşluk Maskesin ...


1 saat boyunca bir ortamda kalıp maskesine bürünmeye bir an bile ihtiyaç duymayan biri var mıdır acaba çok merak ediyorum ?
Asıl mesele ne kadar açık saçık giyindiğin, değil aslında ...
Çıplaklık; bir bebek gibi hesapsızca, niyetsizce,elinde olmadan, etkileme derdi olmadan olan masumiyet, en büyük teslimiyettir.
Bazen düşünüyorum öğrenmek gerçekten güzel midir yoksa özgürlüğünü elinden alıp seni topluma tutsak yapıp başka bir yan benlik yaratmanı mecbur eden ruhunu delik deşik eden saçma sapan bi ton şeyin gelip beynine çökmesi midir ?
Çok bilgili olduk,okuduk adam olduk,büyük paralar kazandık,en güzel kızlar peşimizde,tüm kaslı yapay yakışıklı erkekler emrimize amade,en pahalı arabalar altımızda,marka kıyafetler dolabımızda,önce prada parfümümüz sonra kendimiz kral misali en önde gitmekteyiz, peki bu mutsuzluk niye?
Hep bir öf püf,gözler mosmor,halkalar portlamış,tek yetmeyen zaman, uyumaya vakit yok,ne sevmesi, aşk ileri tarihe atılmış bir görev misali askıda durmakta...
Daha yazacaktım ama heves meves kalmadı.
Maskemi atıp, benimle ezan sesine kadar bıkmadan usanmadan,soluk soluğa ama hiç yoruldum demeden,hevesle,heyecanla oynayacak birileri olsa,olabilse....
Tek derdimiz yemek yemek ve uyumak olsa.
Ne çocuğu ben  bebek olmak istiyorum...

18 Nisan 2012 Çarşamba

Bazen abin olsun çok istersin ya hani (seni bu dünyada koşulsuz şartsız makyajsız hep sevecektir bilirsin )

Ne dio nil  
''Onun aşkı bana extra large,
Giydim ama benim boyum kaç?
Benim kilom kaç?daha benim yaşım kaç?
Söyledim,sana bişey olmaz dedi :(
Gözlerim bi onun yolunu gözlediii,
Çok değil arar o beni arada bir, 
Yapıştırırsın o bidaha kırar :( ''

Etrafına şöyle bir kalpten bakarsan seni kalpten ve hesapsız seven o kocaman kalpli insanları , gerçek dostlarını görürsün.
Günler bitmez, aylar yıllar geçer bir ömür yetmez birini tanımaya .Ama öyle kilit anlar vardır ki o en savunmasız o en acınası halinde , herşey dibe vurmuşken kendini limansız bir kasabada tek başına denize bakar bulmuşken ,o gelir ve seni minik sıcak teknesine alır, denizin enginine huzuruna sürükler ,kulağına masallar fısıldar ,sana unuttuğun şeyleri ,nekadar değerli ve özel olduğunu yaşamın ve senin kusurlu da olsa benliğinin özelini en güzelini sana haykıra haykıra , hatırlatır.
İşte hayatın tatlı sürprizleri de böyle anlarda gizli galiba ;)

17 Nisan 2012 Salı

Aman banane be diyesim var üzülüp kalbimi çöpten toplayıp toplayıp temizlemeye çalışmak yerine...



Çok merak ediyorum acaba insanların bu dünyadaki en iyi ve en kötü özellikler nelerdir ?
Birine sadece silahla mı ateş edilir? 
Kalbini delik deşip edip kaçan suçlular nerde yargılanır?
Var mıdır onlar içinde hapisanede biyer?kaç yıl yatarlar?
Zalim ve acımasızlar etrafta cirit atarken kalbini sımsıkı kapatıp zırhını giymek mi gerek hep?
Eğer yaranız çok derinse, kanıyorsa yüreğiniz, acıyorsa kalbiniz, biri bunu görüp sarmaya yardım etmiyorsa ,
Kör müdür ? Vicdansız mıdır ?İnsafsız mıdır?


Ne dio Nil '' Çok canım acıyo yaa ''

14 Nisan 2012 Cumartesi

Kıvırcık Camdan Bakıyor ;)


Yağmur Yağıyor,
Seller Akıyor,
Kıvırcık saçlı kız,
Camdan bakıp neşe saçıyor ;)

13 Nisan 2012 Cuma

Nokta



Bazen virgüllendirirsin , kafanda soru işaretleri fink atar ? Ünlemleri görmezden gelirsin ! İki nokta koyar nedir ne değildir anlatmaya çalışırsın kendine : Üç nokta koyarsın tam anlatamazsın birazda o düşünsün anlamaya çalışsın istersin seni ...
Yoktur her duygunun yazıda işareti, olmadığı gibi dilde kelime karşıtı.
Çok acı da olsa bazen nokta koymak zorunda kalırsın kanayan kalbinin yarasını durdurabilecek tek o kalmışsa şayet.Nokta.

11 Nisan 2012 Çarşamba

Bazen rüzgara direnmemek gerekir


Rüzgarı çağıran da zaten kalbindir
Bırak savursun seni istediği yere ,
Bilemeyiz ki uzayda yaşam var mı die,
İzin vermezsek biri bizi alsın götürsün die,
Bu kargaşa telaş acele niye,
İçinde biriktirip patlama die :)
Bazen mola vermemek niye?
Sevgiyi paylaşmak dururken ,
Öteye taşınamayanı biriktirmek niye,
Giden zaman değil aslında ,
Onsuz yaşadığın her an , aldığın her nefes ,
Yanlızlaştırır robotlaştırır seni,
Bir elinde play station , diğer elinde görüntülü telefonun,
Görünen o ki çok dolusun ,
Prize taksalar da dolmazsın,
Dikkat et bluetoothta boğulursun.

Wall-e olsaydı her robot ,
Çöplükte yaşardım emin ol ...

Can Bonomo nun harika bir şiiri ...


A Rh ve Pürtelaş

Bir yol buldum sana.
Kolayca büyü diye.
Önce emekle
Ve sonra yürü diye.
Biz alışmışız seninle sevişmeye telaşla.
Tenimizle, bedenimizle, kanımızdaki Rh’la.
Bir mezarlık buldum sana.
Yaşamaktan korkma diye.
Ölümün öldüğü yerde ölmekten kaçmak niye?
Okuduğun kitap ol,
İçtiğin su.
Bir kabiliyet ol çocukken edinilen.
Bir damla yağmur ol her yere yağabilen.
Bir çift eldiven buldum sana,
El ele tutuşmaktan utanma diye.
Nerede bir ışık hüzmesi görsen güneş olacaktın.
Nerede ay görsen sen iki kere parlayacaktın.
Sen başka kucaklarda uyuyup uyanmayacaktın.
Bir amaç buldum sana.
Sebebiyetken sebepsiz olma diye.
Soruyken cevapsız kalma,
Kendini hep haklı sanma diye.
Bir ilk bahar buldum sana.
İlk günlerinde gösterişsiz bir koza.
Ruhunda kelebekler uçuşacak biz yaklaşırken yaza.
Bir zamir buldum sana.
Adı da ”sen”.
Ne güzel ”biz” olurduk sen terkedip de gitmesen.
Bir son buldum sana.
Adı elveda.
Baştan sona tekrar oku bu şiiri.
Daha da yazmam sana…
Can Bonomo

10 Nisan 2012 Salı

Yalnızlık, tadı berbat ta olsa çok aç kalınca yenen yemek midir ?

                                   korkmam ben ölüm var die,
lakin yaşarken buluşamamak nie ???




8 Nisan 2012 Pazar

Why can't we just rewind ?

Saklamak istediğimiz anılarımız ve mumya bile olsalar hep yanımızda baş ucumuzda olmasını istediğimiz insanlar için gelsin bu yazı ...


Size paylaşmak istediğim bir sürü taslağım var ,
içimden geçenler ,kalbimde filizlenenler, dışımda kopan kuru gürültüler, sorularım ve bir türlü arayıp arayıp bulamadığım cevapları ...
Ama en çok yeni yazıların altında kalmış eski yazılara üzülüyorum :( ve bazılarını yayınlamayı erteliyorum sırf altta kalıp ezilirler die :(
Onlar benim için sanki yeni doğan bebeğe gösterilen ilgi karşısında kendini biraz üzgün ,biraz kırgın, kardeşini çok sevse de önceden tüm ilgi kendisindeyken pat diye ortaya çıkıp kendini 2. plana bırakılmış hisseden ve fedakarlık beklenen büyük kardeşler gibi naif ve kırılgan :(
Arada onları da sevin ,okuyun ,beğenin ,pofpoflayın ,yorum fln yapın :))) olur mu ;)
Hem ilkler her zaman çok güzel ve özeldir ;)

7 Nisan 2012 Cumartesi

Bu dünyada herşey seks için değil de aşk için olsaydı?.?



''İnsanlar ne kadar farklı belkide çok daha sade olur,
Dünya bu kadar komplike ,bu kadar karmaşık kurmaşık, entrikalarla , soğuk savaşlarla dolu olmazdı'' gibi geliyo
Madonna deli dana gibi dans etmek ,günde 5 saat spor yapıp sırf bize '' Bakın nasıl da yerçekimine direniyorum, yaşlanmadım ayaktayım, hala seksiyim fitim, kocamı boşar 20 lik çıtırları götürürürm  ;)'' die haykırmak zorunda kalmazdı. Oda emekli olmayı isteyip, birazda kazandığı paraları spor hocalarına yatırmak yerine, rahat rahat yaşar,3-5 kilo alcam die dert etmez, bahçesiyle uğraşıp çocuklarıyla vakit geçirip kocasıyla el ele yürüyüşler yapardı belki ;)))


Amy'nin  ruhu bu kadar  narin ve kırılgandır olur muydu?


Tüm şarkılarındaki o hüzün ,seni öyle bir sarar ki gerçeklerle ve  bu dünyadan hayal ettiklerinle yüzleşir bulursun kendini .Aşkı ,sevgiyi ,arkadaşlığı sorgularsın.Küçükken büyük bir heyecanla bu oyuna katılıp bir an önce büyümek için sabırsızlandığın  günleri hatırlar ve şu anki dünyanın hayal ettiklerinden çok farklı olduğunu görürsün .
Beklentilerin büyük ,yalanların renk renk sıralandığını ,senin onlarsız çırılçıplak ve yalınayak kaldığını görürsün.
Ayaklarına taşlar bata bata ,kalbine cam kırıkları saplana saplana ,soğuklarda üşüye üşüye ,sert kara yellere dayanmaya çalışırsın ama nafile.


Ne yaparsın Düzen böyle
Durma öyle ne söyleyceksen Çabuk söyle
Kimse beklemez seni uzun süre
Eğer yoksa bir farkın kalırsın öylece
Sen  kendi kendine 
Hekim bile bulamaz derdine bir çare ...



6 Nisan 2012 Cuma

Lezzetli balık olsun :)Bu sefer fırında (ister folyoda, ister kağıtta olsun :))




Canım fena halde deniz balığı çekmekte ;)
Kızartmanın tadı bir başka, kalorisi bol ama gel gör ki yapışmadan dağıtmadan tabağa koyması pek bi zor.
Bende fırına atmaya karar verdim. balıkçıdan 2 tane orta boy deniz çipurası seçtik .Kararsız bir tip olan ben kağıttamı ,aleminyumda mı yapayım die düşüneceğime 1ini yağlı kağıtta diğerini aliminyum folyada yapmaya karar verdim :)

  • önce balıkları tuzladım (balıklar baya tuzlu olduğundan :))) tuzu az tutttum :)))
  • 1. balığı folyoya koydum ortasına ince ince doğranmış sarımsakları, kereviz ve sarımsaktan, serpiştirdim. Biraz da renk katsın die minik küp küp havuç ekledim :) 
  • 1 kaç damla limon sıkıp ,bir dülimi de üstüne yerleştirdim 
  • onun üstüne bir adet defne yaprağı da koydum.
  • Söyle bir baktım veee Kapkara biberlerimi (değirmende öğütüp) balıklarımın üstüne serptim.
  • Birazda zeytin yağı ekleyip balığıma sevgiyle baktıktan sonra folyoyu güzelcene kapattım :)))
     * Yağlı kağıttaki balığımı da aynı işlemleri tekrarlayıp fark olarak ;


  • Biraz biberiye ve rezene tohumu ekledim 
  • Limon yerine bir dilim portakal koydum ( limon damlası aynı  sadece portakal dilimi farklı !!!)
  • Birde bu balığım kendi yağıyla pişsin tüm baharatlarımın aromasını alsın istedim ;)
  • 200 derecede 20 dak pişirdik (ben üstlerini açıp bi 5 dak daha pişirdim )zevkinize göre takılın :)
      Yanına harika bir salata yaptık :)

  • Bol semizotu , roka, maydanoz ,tere, yeşil soğan ,kuru soğan, nane,kıvırcık marul, minik turplar (yuvarlak yuvarlak doğradık :), Mutlaka minik çery domateslerden ekledik :)
  • tuz , limon ,ve 2 çay kaşığı hardalı güzelcene çalkaladık salatanın üstüne ekledik bir güzel karıştırdık :)
  • Üstüne yağlı sert koyun peyniri rendeledik 
  • Yeşil ve siyah zeytinleri attık .
  • Kapari varsa oda süper bir lezzet katıyo ;)
  • Görüntüsü muhteşem tadı nefisti
2 balık ta muhteşem oldu ben galiba portakal dilimli ve rezeneli olanı biraz daha farklı ve aromatik buldum (bayılırım farklı tatlar yaratıp mutlaka sevdiklerimle yemeye :)

  • Ekmeklerimizi kızartma makinesinde attıktan sonra üstüne bir güzel tereyağ da sürdük :)
                                  Acı şalgamımızla beraber yaş rakımızı baş köşeye koyduk :)))

                                                          Yuvarlansın kadehler,
                                                          Gelsin sohpetler, 
                                                          Gitsin bütün dertler
                                                          Aşkla dolsun gönüller :)

  • rakı balık keyfimizin sonlarına doğru minik güveç kaplarına tahin helvasını çevizle karıştrırp fırına verdik :)
  • kısa sürede tatlımız da hazırdı .Harika kokusu ile sofraya kondu. anında yendi ,silindi süpürüldü :)


4 Nisan 2012 Çarşamba

Ölmeden önce en çok ta okuyamadığım kitaplara yanarım kesin

Cv mizde havalı dursun , gideri var ,entel durur, adam beni bi b.. sanır die herkes hobiler kısmına illaki yazar ''Kitap okumak'' die .Bide koca göbeğine bakmadan spor yapmak yazanlar da var mıdır ? kimbilir :)))
E adam da haklı tabi.KaDınların süslenip püslenmeden sokağa çıkmadığı,topuklularla boyunu istediği kadar uzatabildiği,Silikonlarla botokslarla minicik burunlarla ,ama bir türlü gülmeyen suratlarla dolandığı, herkesin herkesi kolayca kandırabildiğini sandığı, bu garip dünyada yaşamaya çalışıyoruz sonuçta ...Kolay mı ??


Sizi bilmem ama ben bayılıyorum kitap ,dergi, gazete, en çok ta MEKTUP okumaya :))) Hala birbirine mektup yazıp gönderen ,ayrıcalıklı sevgi dolu insanlara ölesiye hayranım ,bence onlar hiç yaşlanmayacak her daim mutlu olabilecek özel mi özel insanlardır...
Gariptir ,(muhtemelen benim gibileri de çoktur)aynı anda bir kaç kitap birden okumaya bayılırım .Biraz ondan biraz bundan okumak isterim .Bir nevi elinde uzaktan kumada zaping yapmak gibi mi acaba ?(ama yok bu pek olmadı kitap ve televizyon birbiriyle okadar zıt ,birbirinden o kadar farklı ki ...


şu aralar okuduğum kitaplar:

  • İkinci Yarısı (Ece Temelkuran )

diyor ki Ece ''Ben artık ikici yarıya girdim.Ve her fani gibi ben de birinci yarıdan ders aldığımı zannediyorum. Daha da fenası ,bu derslerin işe yarayacağına dair bir ümidim var.Hayat denen şeyin her insanla yeniden sıfırdan başlaması ne büyük bir saçmalık!''

                         ece ' nin tüm kitapları okunmalı !!! Şiddetle tavsiye ederim


  • '' Mamma Mia '' (Elvan Uysal Bottani )



''Yemek yaparken eyleneyim ,farklı kültürleri , orda yaşayan insanların günlük hayatını da göreyim'' diyenlerin, adeta italya da bulunmuş ,o insanlarla beraber yemek hazırlayıp ,hep beraber yemek yemiş kadar olabileceği bir kitap ;)  pizzadan tut,binbir çeşit hamur işinin yer aldığı ,bol risotto tarifli eylenceli bir kitap .
'' Ne de olsa mutfak hayat demektir '' diyo yazarımız Elvan .


                                                                kitabın linki ;)






  • ''İtalyan Gelin'' ( Jeanne Kalogridis)



“Tutkulu aşklardan ölümcül entrikalara, çarpıcı tarihî olaylar herkesi kitaba bağımlı hale getirecek.” -Philippa Gregory
Seks skandalları, politik cinayetler ve iktidar hırslarıyla adları tarihe kanlı harflerle geçen gizemli Borgia Hanedanı’na dair tarihî gerçekler muhteşem bir kurguyla bütünleşiyor. İtalyan Gelin entrikalarla dolu, yozlaşmış Vatikan’da ayakta kalmaya çalışan bir kadının dramı üzerine etkileyici bir hikâye anlatıyor.



3 Nisan 2012 Salı

Yalnızlık = 2 bira ( max. 7 lira )

Ne duruyosun ozaman aç iki bira ;)






Bazen çok sevdiklerin yanında olmasını istediklerin çok uzaktadır.bilerek ve isteyerek olmadı mazeret üreterek ,sen yanlızken yanında olmamayı seçmişlerdir...
onları anlaman gerektiğini bilirsin , onları çok seversin o ayrı.ama genede kalbin kırılır yanlız kalmışsındır sonuçta ve bu kalbini acıtır seni yaralar.
Varmıdır dünyada yanlız yemek yemek kadar kötü bir şey?
Ulan yaratılışımıza ,fiğ tarihine aykırı ,adamlar eskiden avlanıp ateşte pişirip yemeği paylaşırlarmış. onu da geçtim hayvanlar bile av yakalayınca paylaşıyo karıncadan kartala, aslana herkes aynı yemeği yiyo.
İnsana en çokta yalnız yemek yemek koyuyo ...


Bu biraları kalben ve duygusal olarak tanıyıp tanımadığım ama biraz kırgın olan ve bu aralar yanlız yemek yemek zorunda kalmış olan herkesle paylaşıyorum.


Şerefimize ;)

Fashio sendromumuz ne olacak acaba ???



Aman tanrım ne olucak bizim bu moda tutkumuz çok merak ediyorum???
3-5 sene sonra etrafta modacıdan geçilmicek gibi .moda tasarım mezunu işsiz genç kızlar dolaşıcak dolucak etrafta gibi geliyo bana ;)
Sonra bu kızlarımız devlete sitem edicekler hakan'ın İvananın kulakları çın çın çınlicak :)))
Nerden seçtim bu bölümü iş bulamıyorum diye yakınmalar başlicak. Hayır bide bu sektörün kurdu geyler. Nasıl midye piyasası Mardinlilerden soruluyosa moda da geylerden sorulur şekerim :) adamlar parçalayıverir valla ;)hiç şakaları olmaz birbirinide çok tutarlar haberiniz olsun demedi demeyin :) araştırın azcık :)
herkesin gittiği yol doğru yol olmayabilir ,arada fark yaratmak gerekir başarılı olmak için hele :))
diorum ve moda yı seven ,sevmeyen, ilgi duyan, nefret eden herkese :
Lady gaga'nın bu muhteşem şarkısını gönderiyorum ;)))

evita


geçen gene abuk şeyleri düşünürken buldum kendimi ???

  • insanların ortak özellikleri bu kadar çokken neden geçinemezler?
  • farklı özellikleri azken bunları keşfedip paylaşamazlar?
  • savaşmayı sevişmeye tercih ederler?
  • övmeyi bir türlü yapamaz da yermeye bayılırız?
  • ne kadar çok şeylerimiz var * bu maddeyi bi ara daha çok açasım var
  • alkolik ve geçmişkolik kelimelerinin bendeki anlamlarının çok benzer olması ....